Panik atağın birçok belirtileri vardır ve bu atakların sayısı oldukça fazladır. Vücutta çarpıntı, terleme, titreme, nefes almada ve nefes vermede zorluklar yaşanmaktadır. Ölüm korkusu, vücutta uyuşmalar ve bunun gibi birçok etkileri vardır. Günümüzde panik atak tedavisi ile ilgili birçok makaleler ve tezler bulunmaktadır. Bunların hepsi sağlıklı insanlara ve hasta insanlara yöneliktir. Çağımızın en büyük rahatsızlıklarından biridir. Panik atakların ülkenin ekonomik durumu ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Vitamin eksikliği, doktor gözetiminde olmayan strese bağlı hastaların ilaç kullanmaları, alkol ve kafein tüketimi ile sigara başlıca nedenler arasındadır. Bazı hastalar öfkelerini, üzüntülerini ve cinselliklerini dış hayata vurmak zorundadırlar. Bu hastaların baskı görmeleri ya da başka insanlar tarafından engellenmeleri panik bozukluğa neden olur.

Panik atak sırasında ‘hadi kendine gel’, ‘düzel’ demek ya da başka telkinlerde bulunmak hastayı düzeltmez aksine hastayı olumsuz bir şekilde daha çok etkisi altına alır. Alternatif Tıp’ın ve bu konu ile ilgili bölümlerin panik atak ile ilgili yaptıkları çalışmalar gözle görülür bir şekilde artmıştır. Birçok uzman ve hekim bu konuda yeterli bilgiye sahip seviyededir. Bu hastalığın çözümü doktor ile hasta arasındaki ciddiyete dayalıdır kısacası hasta anlatacak ve doktor onu dinleyecek. Doktor bu hastalıkta tek başına kurtarıcı olamaz hastanın ilk önce kendine inanmasını sağlamak başlıca amaçlardan biri olmalıdır. Bilinçaltı ve hipnoz kullanılarak çözüm sağlanmaktadır. Beynimizdeki ortalama sayısı 100 milyar olan nöron mevcuttur. Yaklaşık olarak 10 bin başka nöronla bağlantı içerisinde olduğunu düşünürsek, 100 katrilyonluk karmaşık bir iletişim ağı karşımıza çıkar. Bu nedenle bilinçaltı telkinler çok önemlidir. Neticede sağlıklı bir zihin ile panik atağı çözmek daha kolaydır.

Her duygunun altında mutlaka bir düşünce vardır bu düşünce sorun olursa panik atağı tetikler. Panik atağın genetik olup olmadığı konusunda herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Bu hastalığın çözümü için ilk önce kendimize sağlıklı bir beslenme programı hazırlamalıyız ve fabrikada üretilmiş olan ürünler yerine daha doğal ürünlere yönelmeliyiz bu yönelim hastalıkta olumlu çözümler sağlamıştır. Toplumda insanların gözünde hastalık olarak görülmemektedir. Aslında bu görüş çağın en büyük sorunlarından biridir. Bol bol yapılan nefes egzersizleri, spor, sosyal yaşamdaki etkinlikler ve hastalığın üzerine gitme tekniklerini hayatımızda uygulayabiliriz.

Panik atak bir panik bozukluktur. Birçok psikiyatrik bozuklukta da görülen hastanın titreme kaygı yoğun endişe ve hiçlik duygusundan gelen psikolojik bir sendrom olarak tarif edilmektedir.
Günümüzde aynı zannedilen panik atak ve panik bozukluk oldukça farklı olgulardır. Mesela panik atak sadece panik atakların olduğu tanı iken, panik bozukluklarla birlikte beklenti anksiyetesinin olduğu tanı olarak literatüre geçmektedir. Yeni bir panik atak beklentisi ve oluşturduğu kaygı bu anksiyeteyi güçlendirmektedir. Neticede panik atağın en sık görüldüğü hastalık panik bozukluktur.

Panik bozukluklar sadece nöbetlerden oluşmayan beklenti endişesi ve kaçınma da dediğimiz fobilerin oluşturduğu bir hastalıktır. Her zaman bir panik nöbetinin geçirilmesiyle başlar. Bu nöbetler herhangi bir zaman beklenmedik bir biçimde gelen nöbetlerdir. Sonrasında birinci basamak sağlık hizmetlerinin verildiği hastanelere başvurulmaktadır. Panik atak nöbetinin geçmesi demek panik bozukluğunun geçeceği anlamına gelmez. Bilakis hastalığın tetikleyicisi majör depresyon, kaygı ve endişe devreye girmekte. Kronikleşebilen panik bozukluğu da beraberinde getirmektedir.
Panik bozukluğun sık olarak ergenlik ve 30’lu yaşların başında görüldüğü bilinmektedir. Klinik örneklemde başlangıç yaşının 25 olduğu tespit edilmiştir. Daha az sıklıkta ise çocukluk ve 40 yaş sonrası görüldüğü anlaşılmıştır. 20li yaşlarda görülen panik bozukluk ve atakların agorafobi ile ilişkilendirilmesi kaçınılmazdır.

Bilinen bir durumsal tetikleyicinin olmadığı ataklar beklenmedik panik ataklar olarak adlandırılmaktadır. Belli durumlardan sonra ortaya çıkması muhtemel ataklar ise durumsal yatkınlık gösteren ataklar olarak bilinmektedir. Bir diğer panik atak çeşidi ise durumsal tetikleyicinin hemen arkasından gerçekleşebilecek duruma bağlı ataklardır. Panik atağın en temelde görüldüğü beklenmedik durumlarda ortaya çıkmasıdır. Ne zaman başlayacağı ve biteceği kesin olarak bilinmeyen ataklardır. Bu atakların en az bir kez yaşanması panik bozukluk araştırmalarının yapılabilmesi için dayanak noktası olabilmektedir.

Panik atakları
• yoğun korku, endişe, nefes alıp vermede güçlük çekme, kalp çarpıntısı, kalp atım sayısının hissedilmesi ve yüksek rakamlara ulaşması,
• göğüste ağırlık hissi, nefes daralması, göğüste basınç ve ağrı hissi,
• boğulma hissi, baş dönmesi ve düşecekmiş gibi olma vücutta dengesizlik, göz kararması, hipertansiyon,
• vücut ısısının düşmesi veya yükselmesi, özellikle kulak ve yanaklarda sıcak basması, vücutta aşırı titreme,
• mideye bir şey çöküyor hissi, avuçlarda terleme, bulantı veya ishal,
• ağız kuruluğu, boğazda yumruk hissi,
• gerçekdışı hislere kapılma, net düşünememe, kısmen felç olma hissi gibi fiziksel belirtiler ile anlaşılmaktadır.

Ruhsal belirtileri ise;
• ölüyorum, kalp krizi geçiriyorum,
• aklımı kaçırmak üzereyim, kontrolümü kaybedeceğim,
• nefes alamayacağım ve öleceğim, felç geçiriyorum,
• tansiyonum çok yükseldi, beyin kanaması geçireceğim,
• nabız sayma, dakikada 80 üzeri ve 60 altında kalp atışında korkuya kapılma, yüksek tansiyon hastası veya kalp hastası olduğunu düşünme şeklinde sıralanabilir.

Yalnız başına kalmaktan, yalnız sokağa çıkmaktan veya evden uzaklaşma endişesinden doğan agorafobi tehlikelidir. Panik atak sırasında yardım isteyememe, kişinin yeni bir atak geçirme korkusu, kişinin tek başına açık alanda, köprü üstünde olmaktan, trenle arabayla seyahat etmekten korkması agorafobinin panik bozukluğa eşlik ettiğinin göstergesidir.